top of page

Öznelerarası Alanda Normallik ve Anormallik Kavramlarının Yeri



Buğra KAL

 

Öznelerarasılık kuramında anormalliğin değişmez örüntüleri özneler arasındaki kurulan karşılıklı ilişkide bir işleve bağlı olarak oluşur ve korunmaya devam eder.


Diğer yaklaşımların patolojilere sunduğu, tekrarlama zorlantısı, döngüler veya sorumluluğun inkarı gibi bakış açılarının yerine öznelerarası alan kişilerin öznel yapılandırmalarının ortaya çıktığı öznelerarası durumlara ve duygusal bağlamlara önem vermektedir. Öznelliğin belirleyicileri ister kendiliğinden ve katı, ister üzerine düşünülebilen ve esnek olsun, örgütleyici prensiplere dayanmaktadır. Bu prensipler bilinçdışındadır ve özellikle ilk dönem bakım verenlerle kurulan karmaşık karşılıklı ilişkilerin duygusal bağlamında ortaya çıkmaktadır. İlerleyen dönemlerde de kişi çıkarımlarını bu duygusal bağlam etrafında yapmaktadır. Örnek olarak; değerli olmak istiyorsam diğerlerinin ihtiyaçlarına uyum sağlamalıyım düşüncesi yaşanılan travmatik veya kafa karıştırıcı deneyimlerin ardından kendilik sisteminin örgütlenmesi esnasında ortaya çıkmış duygusal çıkarımlar olarak düşünülmektedir. Yeni duygusal deneyimlerle yeni bağlantılar oluşana kadar ve bilinçli olarak düşünme haline gelene kadar kişi geçmişten gelen bu çıkarımları yapmaya devam eder ve kendilik hissini temalaştırır.

 

Tedavi kısmında öznelerarası alan yaklaşımı terapist ve danışanın kurduğu ilişkiye ve karşılıklı inşa sürecine odaklanmaktadır.  Burada Stern’in çalışmalarının etkisi görülmektedir. Stern’e göre bebek anne ikilisinde karşılıklı bir etkileşim mevcuttur. Terapi bağlamında bakacak olduğumuzda da terapist ve danışanın öznel dünyaları her an etkileşim halindedir ve birbirlerini değiştirir ve dönüştürür. Etkileşimde danışan terapistten kendilik nesnesi işlevi olmasını beklerken bir yandan da geçmiş dönemlerde yaşanan olumsuz deneyimlerin tekrar edeceğine dair bir beklenti ve korku hissini deneyimleyebilir. Seans odasında bu bağlamlar canlandığında terapist, ilişkinin bozulduğu yerleri analiz edip danışanla konuşulabilir bir hale getirebilirse kendilik nesnesi boyutu onarılır ve tekrar eden korkutucu boyut arka plana çekilme eğiliminde olur. Burada terapistin ve danışanın duygusal erişebilirliğine bağlı olarak kurulan özneler arası alanda danışan için ikinci bir gelişimsel süreç organize olmaktadır. Böylelikle danışanın deneysel dağarcığı esnekleşir ve genişlemiş olur. Yaşanan yoğun stres zamanlarında deneyimin eski örgütlenmeleri canlanabilir kişi bunların geçmişteki ilişkisel deneyimlerinden geldiğini tanıyabilir ve ilişkilendirebilir.

 

Kaynakça

Orange, D., & Atwood, G., & Stolorow R. (2014). Öznelerarası alanda çalışmak. (Çev. Z.       

Ertan). Psikoterapi Enstitüsü Yayınevi. (Orijinal yayın tarihi 2001).

 

Atwood, G., & Stolorow R. (2013). Buluttaki yüzler. (Çev. Ö. Gelbal). Psikoterapi Enstitüsü

Yayınevi. (Orijinal yayın tarihi 2001).

 

 

 
 
 

Yorumlar


Psikolog Buğra Kal
 

psk.bugrakal@gmail.com​
 

  • Instagram
  • YouTube

©2024, Psikolog Buğra Kal tarafından kurulmuştur.

Her hakkı saklıdır.

- Kadıköy Psikolog- Psikoterapist 

bottom of page